Thursday, November 19, 2015

PKK'nın Azerbaycan yapılanmasına ait deliller.


PKK'nın Azerbaycan yapılanması ile ilgili deliller

PKK Azerbaycan'da Aliyev hükumeti tarafından korunuyor.
Azerbaycanda terrör örgütü PKK nın ve onun varisi olan KADEK-in müteşekkil teşkilatları var. Bu hakta 06 eylül 2011 de Baku Metbuat Külübünde qazeteciler karşısında konuşan “Hürriyyet” ve “Yeni Müsavat” qazetelerinin genel yayın yönetmenleri Aydın Kuliyev ve Rauf Arifoğlu açıklamıştılar.  Ancak daha sonralar "Hürriyet" qazetesi tamamen raflara kaldırıldı, "Yeni Musavat" ise hükumetle dost oldu, eleştirilerini durdurdu. Hatta qazetenin genel yayın yönetmeni R.Arifoğlu'na ilham Aliyev tarafından madalya takıldı ve dostlukları resmen duyuruldu. Ama tarih unutulmuyor, unutulmayacak. Bir zamanlar R.Arifoğlu'nun araştırmaları sonucunda ortaya çıkan PKK - Aliyev hükumeti beraberliyi tarihe yazıldı ve bu gün ona ışık tutacağız.
Bir zamanlar basın sayfalarında Azerbaycanda PKK teşkilatlanması ve yandaşlarının olması hakta sayısız malumatların yazıldı ve bu olay hükumeti harakete geçirdi. Ama PKK ya karşı degil, bunu yazanları susturmaya karşı.. 
Gün geçtikçe PKK ile alakalı malumatlara yenileri ilave olundu.
Azerbaycanda PKK mevzusu etrafında yaşananlar olaylar, meydana çıkan yansımalar meseleni yeniden gündeme taşımaya mecbur etti beni. Qazetecilerin somut deliller elde etmiş ve bunu basına duyurmuştu. O delillere dayalı bazı şeyleri açıklayacak ve sizlere sunacağım.
Azerbaycan basınının, toplumun ve ulusal dairelerin ülke resmilerine uzun zamandır baskıları neticesinde hakimiyet mensupları Azerbaycanda PKK-nın olup-olmaması hakta çelişkili reaksiyon sergilemekteydi. Bu reaksiyonlar meseleye aydınlık getirmemekle, aksine, yeni-yeni şüphelerin meydana çıkmasına, PKK mevzusu etrafındakı merakın daha da genişlenmesine sebep olmuştu.
Hükumetin güç bakanlıklarından birinin başkanı Azerbaycanda PKK-nın olmadığını israrlı şekilde iddia ettiyi halde, diger bakan PKK-nın farklı birliklerinin, yandaşlarının olmasını istisna etmiyordu. Bu zıddiyet aynı zamanda Milli Tehlikesizlik Nazırlığinın (Milli İstihparat bakanlığı) bildirisinde farklı şüphelerin ortaya çıkmasına sebep oluyordu. 
2011 yılının başlarında MTN-in (milli İstihparat bakanlığı) Azerbaycanda 33 PKK mensupunun ortaya çıkarılarak farklı ülkelere iade edilmesine dair açıklamasına, bir kaç ay sonra ise aynı bakanlığın Azerbaycanda PKK-nın olmasını katiyyetle rett etmesi dikkat çekiciydi. Diger yandan, MTN-in bildirisinde basının PKK mevzusuna yer ayırması devletçilik aleyhine faaliyet gibi kıymetlendiriliyordu. MTN gibi önemli bir kurum Azerbaycanda mevcut olan siyasi partilere, esasen de bu hakta yazan qazetelere karşı önlem alınacağını beyan ediyordu. MTN tarafından seslendirilen, bu şekilde olan bildiriler hem hakimiyet güçlerini PKK mevzusunu araşdıran basın kuruluşlarına, siyasi partilere karşı farklı baskılara teşfik ediyor, hem de Azerbaycanda varlığı şüphe doğurmayan PKK teşkilatlanmaları ve temsilcilerinin daha da aktifleşmesine sebep oluyordu.
Hatta o zamanlarda "Yeni Musavat ve “Hürriyyet” başta olmakla basın kuruluşları Azerbaycanda PKK-nın varlığına dair farklı delilleri araştırmakla meşğul olduğu için PKK terör örgütü ile baş başa kaldı ve tehlike içinde yaşadı. ilişkiler PKK-devlet düzeginden PKK-basın düzegine geçmişti. Bu, çok tehlikeli bir göstergeydi.
Burada sohbet yalnız bu iki qezetenin degil, Azerbaycanın devletciliyi, halkın tehlikesizligi için endişesi olan tüm basın kuruluşlarının başı üzerini almış tehlikeden gidiyordu. 
Bazı resmi ve qayri-resmi sızan malumatlar onu düşünmeye esas veriyordu ki, PKK mevzusunda yazan basın kuruluşlarına, yazarlara karşı en farklı istikametlerden baskılar devam edecekti. Burada PKK mevzusunu araşdıran yazarlara karşı farklı fiziki-cismani baskılardan tut yasadışı mahkeme kerarlarına kadar en farklı usüller dahildi. Baskı usüllerinin diger istikametine qezetelerde PKK ile bağlı yazıların devletçiliye karşı faaliyyet gibi hukuki süs verilmesi, esasında adli yargılanmanın başlatılması pilanlanıyordu.
Diger baskı usülu kürt milletinden olan insanların bu qezetecilere, yazarlara karşı kışkırtılmasıdır. aslında burada milliyyet meselesi degil, direk PKK konusu yazılmaktaydı. Ancak hükumet bunu farklı tarafa çekerek kürt milletini yazarlara karşı bazı önlem almaya teşvik ediyordu. Kiminin milliyyetçe kürt olması, hiç de onun PKK-cı olması demek degildi, yazarlarda bunun farkındaydı tabi ki.
PKK-nın eski Sovyetler mekanı, Ermenistan ve Azerbaycan'dakı teşkilatları..
PKK hakkında yazılanlar büyük bir araşdırma eseri seviyesindeydi. Ortaya konulan deliller ise onlarca yargı davasının başlatılmasına, yüzlerce vatan ve millet hayininin, kanun kaçağının derhal hapise alınmasına sebep olmalıydı. Ama ne yazık ki, Azerbaycan'ın hakimiyyet kuruluşları elleri binlerce insanın kanına bulanmış bu örgütün ülkedeki teşkilatlarını etkisiz hale getirmek yerine, bu hakta yazan yazarları, qazeteleri yargılamak kararına gelmişti.
Elimizde PKK-nın Ermenistan'dakı teşkilatlarına dair geniş bilgiler var. Biz bu bilgileri bir kaç defe yayınladık. Azerbaycan'ın hükumeti ve savcılık, istihparat birimleri hiç bir kez bununla ilgilenmemiş. Ancak onlar iyi biliyorlar ki, PKK-nın tek bir ülkede degil, onlarla ülkede teşkilatları geniş yayılmıştır. Bu, sade, umursanmayacak bir bilgi deyil! Bu, hem de mesajdı. Azerbaycan'ın gazetecileri Bakü'de oturarak, düşman ülkede MTN in (Milli İstihparat Bakanlığı) bilmediyi şebeke hakkında malumatlar elde ede biliyorlarsa, demek ki, bu şebekenin Azerbaycan'dakı kuruluşu hakkında daha geniş bilgilere sahipdirler.
Fakat ne yazık ki, bu bilgilerin hepsini yayınlamak, açıklamak imkanı olmadı ve ya yüksek makamlarca imkansız hale getirildi. Çünki yazarlar arkasını yaslayacağı devlet yoktu ve terörist bir örgüte, neden dolayı olduğunu bilmediyimiz, onu destekleyen antidemokratik bir kuruluşa karşı yalnız kalmışlardı. Hayatları, aile üyeleri büyük risk altında kalmıştı. Üzülerek bildirmeliyim ki, bu meselede Türkiyenin gereken kurumlarından, özellikle mediasından gereken destekte yoktu ve hiç bir zaman da olmadı.
Milli Tehlikesizlik Nazırlığinın resmi bildirisi hukuki, siyasi ve tarihi bakıştan çok yanlıştı. Bildiride Azerbaycanda PKK-nın varlığını ispatlayacaq malumatlar yazan qezeteler devletçiliye ihanette suçlandırılmşlar. Gel görki PKK ile bağlı yazılardan daha geniş bilgiler MTN-de muhakkak vardı.
Azerbaycanda PKK var ve onun imkanları çox tehlikeli safa ulaşmıştı. Çok büyük ithal ve ticaret sektörleri PKK-lıların nezaretindeydi. Baku Tütün Kombinatı, ”Azersun Holding"in büyük çevresi, “Sibank”, “Siyezen broyler”, gıda sektörü, benzin ticareti ve başka önemli sektörler bu örgüte bağlıdır. Acınacaklı şudur ki, onların başkanlıği altında çoğunluğu Karabağ göçmenlerinden olan binlerle yerli insan çalışmakta. Onların da tüm hayatları ve yaşamları, teminatları iş yerlerine bağlıdır. Sırf bu yüzden de o azerbaycanlılar PKK sempatizanı patronlarının, iş adamlarını tek kelmesi ile üzerimize yönlendirile, her tür oyuna tahrik edile bilirler.
 “Azersun Holding” zamanında bunu bize ıspatladı. Sık-sık işçilerin adından PKK ile ilgili yazan qazetelere telegramlar gönderildi, tehtit edildi, mitink ve diger eylemlerle tehtitler savuruldu.
Azerbaycan'da olan KADEK (PKK) görüntü itibarıyla özgür teşkilat olmamış, PKK-nın Eski Sovetlerde birligine, aynı zamanda Kafkaz teşkilatına bağlı olmuştur. Hem Azerbaycan'daki, hem de Ermenistan'daki kuruluşlar aynı merkezden idare olunuyorlardı. Olayın tehlike boyutunu da bu göstermekte.
Eski Sovetler mekanında PKK-nın üç böyük eyitim kampı var. Onlar Yaroslav, Tomsk (Rusya) ve ne yazık ki, Gence (Azerbaycan) etrafında yerleşmekte. Bu kamplarda iki aylık eyitimden geçen KADEK-li teröristler Krasnodar'da (Rusya) yerleşen ”Kordinasyon ve Egitim Merkezi"ne gönderiliyor. O Merkeze Azerbaycan'da tanınmış yüz olan Vekil Mustafayev başkanlık ediyor. Krasnodarda teröristler alt yapı egitimine, yabancı dilleri bilme imkanlarına, başka yeteneklerine göre seçilerek, Avrupa temsilciliklerine, yayın-basın kuruluşlarına (MED TV gibi) gönderiliyor. Kafkaz ülkelerine gönderilenlerin yerli kürtler olmasına özellikle önem veriliyor. 
Egitim görmüş militanlar aynı zamanda Kırgiızistan, Kazakistan ve Gürcistana da gönderiliyor ve oralarda yerleştiriliyor. En radikalları, savaş kabiliyeti yüksek olanlar ise İrevana (Ermenistan) gönderiliyor. Burada onlar yeniden 10 günlük egitimden geçmek zorundalar. Onların arasından seçilenler 4 istikamet üzere gruplaştırılarak İran'a (Urmiye-Maku-Tehran), Kuzey İrak'takı Berzani ve Talebani bölgesine, diger yandan İrak'dakı Bağdad ve Mahmur adlandırılan kamplara ve nihayet, Suriya'nın Haseki, Halep ve Şam bölgelerine gönderiliyor ve kabiliyetlerine uyğun işlere yöneldiriliyorlar.
Teröristlerin ülkemizdeki destekçilerinin Azerbaycanda yaşayan azsaylı kürtlerin ve aynı zamanda işğal atında kalan bir kaç ilçenin (Kubadlı, Laçın, Kelbecer) kaçak olmuş ehalisi arasında separatçı ve antitürk propagandasının yürütüldüyü ve onların Eski Sovyetler mekanında olan kamplara teşfik edildiyi de ortaya çıkan bilgilerden. Bu istikametde PKK-nın Azerbaycan temsilcisi sayılan, terörist Öcalana yakın şahıslardan biri olmuş Hejar Kürtasger'in önemli rolünün olduğunu vurgulamak yerinde olur. Hejarın Azerbaycan'da çok zengin akrabaları, destekçileri var. O, ”Ronahi Kürt Medeniyet Merkezinin başkan muavini, Kelbecer tarih muzesinin müdiri Şamil Esgerovun oğlu, YAP-çı (Yeni Azerbaycan Partisi - İlham Aliyevin partisidir) milletvekili Şahlar Esgerovun kardeşi oğludur. PKK-nın eski Sovyetler Birligi ülkelerinde olan teşkilatlarında en önemli makamlardan birinin sahibidir.
PKK-ya Azerbaycanda destek verenler arasında hakimiyetin en yüksek makamlarında temsil olunan siyasilerin, Haydar Aliyevin özel çevresinden bir kaç şehsın, aynı zamanda general Beyler Eyyubov (Aliyevin baş koruması) ve onun kardeşlarinin, İç İşleri ve Egitim bakanlıklarındaki bir kaç yüksek makam sahipi memurların, Özel Kuvvet Biriminde çok sayıda önemli makamlarda oturan askerlerin, tanındık milletvekillerinin, YAP (Aliyevin partisi) yönetim kurulunda olan bir kaç şahsın, ülke ekonomisinin önemli hissesini elinde tutan bir kaç büyük şirket sahiplerinin isimleri var.
Azerbaycanda PKK propagandasının yürütülmesi işine “Ronahi” Kürt Medeniyet Merkezinin başkanı Kamil Hasanov başçılıq ediyor. Ne ilginçtir ki, Türkiyeden Recep Tayyip Erdoğan Başbakan olduğu dönemde (2010 lu yıllarda) PKK-nın Azerbaycanda kültürel perde altında faaliyyetde olduğunu demişti. Yani o zamandan beri PKK nın Azerbaycan kolu hakta bilgiler olmasına rağmen hiç bir hareket edilmemişti. 
Teşkilatın Azerbaycan üzre sorumlusu İzzet Özdemir adlandırılan birisidir. MTN-e yakın apartmanlardan birinde yaşamaktadır. Bu makamda Mustafa Sabah adlı birinin yerine geçmiş. M.Sabah'ın general Beyler Eyyubovun kardeşi Eyyup Eyyubovun yakın arkadaşı  olduğu bilinmekte.
Mustafa Sabah 2010 yılının 8. ayında sırlı bir şekilde ortalıktan kayboldu. Birileri onun öldügünü, digerleri ise Kuzey İrakta, Berzani'nin yanında olduğunu söyledi.
İzzet Özdemir bir zamanlar Haydar Aliyevin, ondan sonra ise oğlu İlham Aliyevin yakın adamı, Cumhurbaşkanı'nın güvenliginden sorunlu baş koruması Beyler Eyyubovun himayesi altında. Şahsen onun kendine tabi olan on kişilik bir grubu var. Azerbaycana 4-5 sene önce gelmiş gruba kod adı ”Muro" olan Murat isimli birisi (Türkiye kürdü) başkanlık ediyor. Hepsi özel egitim görmüş profosyenel teröristdir. O kişilerden ülkenin siyasi muhalefetine karşı, hükumet devirmeye teşebbüs olursa terörün organizasyonunda kullanmak amaçlanıyor.
PKK-nın Azerbaycan'dakı teşkilatlanmasını özellikle Türkiye vatandaşı olan öyrenciler kullanılıyor. Azerbaycandakı PKK teşkilatlanmasında yer alanlar arasında daha bir general var. Onun varisin gelecek, hayali hükumetinde bakanlıklardan birinin başına geçecegi söylentiler içinde. Onun ismi ülkenin tanındık bir qazetecisinde var. ama açıklamaya korkuyor.
Terörcu örgütün Bakü sorumlusu Atilla Akdoğan adlı Türkiye vatandaşıdır. O Atilla Akdoğan ki, 2011 li yıllarda (tam olarak hatırlamıyorum) “Azersun Holding”in yaptığı basın konferansında Yunis Arifoğlu onu ayağa kaldırdı ki, "bakın, bu adam teröriste benziyormu?". 
Örgütün Sumkayıt (Azerbaycanda il) sorumlusu şimdiyedek yazdığım kişilerden hiç biri degil. Bu adam emekliye ayrılarak suskunluğunu koruyan bir general.
 PKK-nın Gence sorumlusu Ali Barın adlı İğdır kürtüdür. Onun hakkında da eskiden çok yazıldı. Aynı zamanda Gence ve onun etraf ilçelerinde aktif biznes faaliyeti ile meşğuldur.
Bundan başka, PKK-nın Baküda olan gençler üzere sorumlusu Abdülkadir adlı Türkiye vatendaşıdır. 
Maliyye ve dış bağlantılardan sorunlu olan şahs Bakü Tütün Kombinatına sahiplenmiş Nazar Hannadır. 
“Azersun Holdinq”in başkanı Abdolbari Güzel, diger PKK-cı iş adamları (Mahmut Celal, Lazet Kemal Horizat, Rauf Kadhim) bu qrupta yer almaktadırlar.
Dikkat çeken konu da şu ki, PKK Azerbaycanın Yüksek Öyretim, özellikle Üniversitetlerine de dikkat ayırmış, bu mevki üzere sorumlu şahıs gibi Firaz Ramazan Gül isimli Türkiye vatandaşını atamıştır. 
Azerbaycanda PKK yoktur iddiasının yalan olduğu kanıtlanması için bu yazılanlar yeterli kanıt ve araştırma gerektigi halde hükumet susmak bir yana, bunu yazanlara karşı baskı uygulamakta. Hele hele nice bilgilere sahip insanlar var ki, kendisinin, ailesinin tehlikesizligi açısından, hükumete güvenmediyinden susmakta. Azerbaycan'da PKK iş başında ve bu ülke için büyük bir tehlike olarak kalmakta.
Bu konuda başka bir örnekte Azerbaycan'ın eski Meclis başkanı Rasul Kuliyevin “Hürriyyet” qezetesinin 06.09.2011 tarihli sayında verdigi röportajda ortaya çıkmıştı. Eski Meclis başkanı'nın qazeteye verdigi röportajında bildirdiyine göre, 1995-ci yılda Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin (TBMM) başkanı Hüsamettin Cindoruk kendisi ile PKK teşkilatlanmalarını gösteren harita getirerek onu Haydar Aliyev'e göstermiş.
Hüsamettin Cindoruk PKK-ya silahların Ermenistan ve Nahçivan üzerinden verildiyini H.Aliyeve bildirmiş. Ama her seferinde Türkiye bunu Aliyeve söylerken, Azerbaycan bir kaç kişiyi, faaliyeti üst düzey olmayan PKK-çını sözde sınır ihlali ederken yakalandığını bildirerek Türkiyeye vermiş, ama terör örgütünün köküne varmamıştır. Burada Aliyevin kendi ve talimat aldığı Rusyanın da çıkarları söz konusu idi.
Bazı yazarlar, araştırmacılar hayatları pahasına PKK örgütünün Azerbaycan'dakı ve Kafkaz'daki birleşimleri hakkında malumatlar elde etmiş ve yayınlamış olmasına rağmen Azerbaycan hükumeti qazeteler ve qazetecilere baskı uygulayarak onları susmaya ikna etmiş ve konunun üzerine gidilmemesini sağlamış.
Azerbaycan küçük bir memlekettir. Ülkenin Gence, Mingeçevir, Sumkayıt gibi büyük şehirleri bu terörist teşkilatın elinde. 
Elde olan belgelerle ıspat olundu ki, Azerbaycan'da PKK-ya maliye destegi veren şahıslar Ermenistan'da da faaliyet yapmakta.
2010 yılının kasım ayında "yeni Musavat" qazetesi ”Azersun" şirketi başkanı Abdolbari Güzelin kardeşinin İrevanda (Ermenistan) “Teksun”un şubesine rehberlik ettiyini, orya türlü gida mahsullerinin taşındığını yazmıştı. Bu yazı üzerine qazete hakkında dava başlatıldı. Bu davadan bir sene geçmeden İrevan'da olan hukuk savunmacısı Mehti Mehtiyev'in yaptığı sade bir alış -verişi yazılanların doğru olduğunu tastik etti. Mehti bey İrevanda parasıyla “Azersun”un Azerbaycanda istehsal ettiyi çay ve bunu delil haline getirecek mağaza çekini aldı. Belli oldu ki, tüm Ermenistan “Azersun”un mahsulleri ile dolu. Bu, tesadüfen bir kaçakçılığın deygl, yerleşmiş ticaret şebekesinin göstergesidir.
 Bu şirketin rehberleri Azerbaycan hakimiyetinden, direk bağlı olduğu Aliyevden Türkiyenin Ermenistanla sınırlarının açılmamasına ilişkin konuşmasını istiyor ve bu istek üzere Azerbaycan hükumeti o dönemler gündeme gelen Türkiye-Ermenistan sınır açılması meselesinde "Karabağ silahı"nı Türkiyenin önüne sürülüyor. Aliyev türkiyeye bizim düşmanımız, topraklarımızı işgal eden Ermenistanla nasıl kapı açar, ticaret yaparsınız diye tepki gösteriyor. Ama işin içinde başka sebep olduğu ortaya çıkıyor. Yani aslında Azerbaycan hükumetini ilgilendiren konu Karabağ deyil, sınırın açılması halinde Türkiyenin Ermenistan pazarında söz sahipi olması ve bu durumda Azerbaycanın "Teksun" şirketinin Ermenistan pazarından mecburen çıkması. 
Bundan başka PKK terör örgütünün Tiflisde de ciddi teşkilatlanma istegi var. Elde olan malumatlara göre, burada PKK-nın kendi kuruluşundan başka, onun tesirinde olan ve Azerbaycan'dan maliyeleşmekte olan "Kürdistan Yezidiler İttifakı" da faaliyet göstermekte. ”Gilavej" (Sabah Yıldızı) adlı dergi basılmakta ki, bu da örgütlenmeni propaganda etmekte. PKK-nın Tiflis sorumlusu Abdülrehman Pariyev adlı birisidir.
Tiflis ve Bakü arasında esas araç gibi “Kürdistan İnsan Hakları Koruma Birligi” adı ile kurulmuş kurumun üyesi Osman Beydemir isimli, Kod adı "Avroman" olan bir kişi daha var. Bu adam Türkiyede PKK üyesi adı ile aranan kişiler listesinde. Ancak ne hikmetse, defalarca Azerbaycana maniesiz gelip-gitmekte ve üst-düzey sahıslarla görüşmekte. 
Baküda 10 kişilik PKK grubunun yanı sıra, tem ülke çapında neredeyse 400 kişilik profösyenel terörist yerleştirilmiş. ne yazık ki bunca delile rağmen ne hükumetten. ne de PKK nın esas faaliyet alanı olan türkiyeden hiç bir ses yok. 
Sonda onu da belirtmem gereklidir ki, yukarıda isimleri geçen terör örgütü sorunlu kişilerinin yerleri degiştirile ve ya yenileri ile deyiştirile bilir. Yazdığım malumatlar 2011-2012 yıllarına aittir. Yani o zamandan bu güne terör örgütünde deyişimlerin ola bileceyini de dikkatinize sunarım. Ama bu demek degildir ki, son 3 yıl içinde teşkilat Azerbaycan'dan çıkmıştır. Teşkilatın çıkması, etkisiz hale gelmesi için hiç bir adım atılmamışsa kendiiginden çıkacak degil her halde.

Rasul Mursalov

No comments:

Post a Comment