Friday, December 19, 2014

Azerbaycan Türkiye - iki devlet bir başkan.


Azerbaycan Türkiye - iki devlet bir başkan.

Sık-sık karşılaşıyoruz; iki devlet, bir millet tabiri ile. Ama ben bunun farklı değimini söylüyor ve yazıyorum; "iki devlet bir başkan".

İlk önce Azerbaycan.
Azerbaycan askeri darbeyle başkan olan Haydar Aliyevin sürdürdüğü ve oğlu İlham Aliyeve miras bıraktığı bir ülke. Sıkı askeri ve polis yönetiminde halk üzerinde baskığla idare edilmekte. Ülkenin doğal servetleri bir aileye tabii - Aliyevler ailesine.
Ülkenin en büyük holding ve şirketleri Aliyevin kızlarına ait, bankaların da yüzde 85 i artı.
İlham Aliyev küçük oğlu Haydar'ın adına Dubai Palmiye adasında 9 villa var - değeri 77 milyon dolar.
Aliyevin hükumranlık ettiği ülkede Parlamento seçimle değil, Cumhurbaşkanının arzusuyla oluşmakta. Tabii olarak muhalefetten kimse yok. Özgür basın yasaklı. Dünyaca ünlü hukuk savunmacıları Leyla ve Arif Yunuslar, İntikam Aliyev, Resul Ceferov ve Anar Memmedli hapiste. Onlarla qazeteci ve blogcu, siyasetçi zındana mahkum edilmiş. 9 milyonluk nüfuzlu ülkede 100 ün üzerinde siyasi tutuklu var. Hapisaneler işgence yuvası.
Askeri ücret 100 dolar civarında. Doktor ve öyretmen maaşı 100 dolar.
Buna karşılık bir kişinin aylık ortalama yaşam masrafı 120 dolar.
Rüşvet ve yolsuzluk bataklığında çırpınıyor ülke.
Yurtdışından belirli kişiler dışında kimse bir şey ihrac edemez. Aliyev'in monopolisi var.
Bu sırayı uzattıkca uzatmak olur, ama ben bunları niye anlattım, konunun esas qayesine bakalım.

İki devletin diğer yüzü, Türkiye.

Başta demiştim, iki devlet bir başkan. Erdoğanı bizim başkanla aynı keseğe koymamda bir mana var. Çünki ikiside diktatör. İkisininde qayesi yalnız kendi çıkarları.
Değeceksiniz ki, Erdoğan Aliyev gibi değil, Parlamentoda muhalefet var, hükumeti Parlamento kuruyor, özgür basın, özgür seçim var. Tamam var, inkar etmiyorum.
Ama bakalım, Erdoğan hükumet kabinesi bakanlarından kaçı rüşvet skandalına yakalandı. Erdoğanın oğlunin bile adının keçtiği rüşvet skandalında ayakabı kutularında paralar kaçırılırkan tutulmadımı? Erdoğana ait ses yazılarında falanca yerde filanca villa, "Bilal oğlum paraları dağıt" gibi konuşmalar takipe takılmadımı? 

Parlamentoda muhalefet var. Tamam da siz 2-3 sene bekleğin, bakalım hala kalacakmı o muhalefet. Muhalefeti bırak, Parlamento kalacakmı. Erdoğanı cocukmu zannettiniz? Erdoğan bu ülkenin başına geçerde, parlamentoyu fes edip tüm gücü elinde toplamazmı. Erdoğan bu ülkede Aliyev yoluyla muhalefeti "terrorist" deye hapislere atmazmı.
Erdoğan şimdiden başladı basını ele almaya. Sonrasında bir özgür basın kalırsa o zaman diktatör değil dersiniz.
Türkiyeyi öyle bir yere getirir ki bu adam, Azerbaycan yanında hava- su kalır.

Bak demedi demeğin; Erdoğan askeri bitirdi, medyayı nerdeyse bitirmek üzre, muhalefetide tamamen susturdumu, bak o zaman tek gücün kendi olduğunu resmen ilan edecek. Elde bi Parlamento var, Erdoğanın hedefide orda. Akrabalarını, Bilali'de makama aldımı, bak tam Azerbaycan olacak. Yapamaz demeğin, yapar, yapacak.

Parlamentar sistemden başkanlığa geçecek bu adam. Çünki tek güç olmasına karşı şu an tek rakip Parlamento. Kendisine karşı çıkanı atacak hapse, aynen dostu kardaşı aliyev gibi. Parlamento mum gibi olmalı, yoksa ne o öğle AKP ye karşı çıkmak, bir konuyu, yasayı tartışmak. Olmaz, kabul edilemez bir diktatörlükte bu gidiş.

Neyse ben yazıyorum da, zaten vatan hayiniyim, ama siz hayin olmayın, diktatöre tam destek verin. Bakmayın kendi siyasi çıkarları için törer ettiğine. Boş verin gitsin. Önemli olan Erdoğan'ın şahsi isteği, aile çıkarları, Bilal'in, Sümeyya'nın, Emine hanımın bakan olması.

Hayırlı cumalar Türkiye. Pazara Erdoğan başkanlığında görüşmek üzere.

19 aralık 2014 Ukrayna.
Sürgündeki politikacı Rasul Mursalov.

Yayım hakkı  NadirHaber  internet qazetesine aittir.

No comments:

Post a Comment